Kıymetli sporsever dostlarım, gerçekten de bu galibiyet, tüm Şanlıurfaspor’a, taraftarlarımıza ve şehrimize ilaç gibi geldi. Haftalardır galibiyete hasret kaldık, yetmediği gibi ara transfer döneminde elimizdeki önemli oyunculardan 5-6’sını kaybettik ve ligin dibine demir attık. Küme düşmemek için büyük çaba sarf ederken, adeta kendi kendimizi kör ettik.
Evimizde ve deplasmanlarda üst üste aldığımız mağlubiyetlerle neredeyse asansör takım hâline geldik. Peki, bundan sonra ne olacak? Küme düşmemek için ne yapmamız gerekiyor? Hangi yolu izlemeliyiz?
Geçen haftaki köşe yazımda bu sorulara cevap aramıştım. Şöyle demiştim:
- Şehir olarak bir bütünlük sağlamamız şart.
- Ara transferde kaybettiğimiz oyuncuların yerini dolduracak ve lige hazır, iyi oyuncular almak gerekiyor.
- Valilik, Büyükşehir Belediyesi, ilçe belediyeleri, sivil toplum kuruluşları ve iş dünyasının elini taşın altına koyması önemli.
- Üç milyonluk şehrin kenetlenmesi ve tek profesyonel takımımız Şanlıurfaspor’un kümede kalması için hep birlikte el birliğiyle çalışması gerekiyor.
Bütün umudumuzu, kendi sahamızda oynayacağımız ve Süper Lig tecrübesi olan İstanbulspor maçına bağladık. Bu maça, hem yeni aldığımız oyuncuları görmek hem de mutlaka galip gelmek için çıktık. Seyircinin daha fazla maça gelmesini sağlamak adına bilet fiyatlarını 20 TL'ye düşürdük. Bir nebze olsun rahat bir nefes alabilmek için, bu maçı adeta bir ölüm-kalım mücadelesi olarak değerlendirmiştik.
Şükürler olsun ki yeni oyuncularımız çok iyi bir uyum sağladılar ve sanki yıllardır Urfasporluymuş gibi oynadılar. Maçı yerinde izleyen biri olarak, eksiklerimizi şu şekilde sıralayabilirim:
- Forvet hattı ile orta saha arasında ciddi bir kopukluk vardı. Orta saha, forvet hattını beslemekte yetersiz kaldı.
- Forvet oyuncularımız, gol kaçırma yarışına girmiş gibiydiler. Son vuruşlarda ise pek becerikli olamadılar.
- Maçın hakkı aslında 5 veya 6 farklı bir skor olmalıydı, ancak olmadı.
İstanbulspor, kötü oynamadı ancak galibiyeti hedeflemeden, beraberliğe razı bir şekilde gelmişti. Ancak son dakikada attığımız golle, İstanbulspor’u yıkmayı başardık. Kalecimiz ise harikaydı, çok sayıda kritik kurtarışla maça damgasını vurdu.
Bir de hakem hakkında birkaç kelime söylemek isterim: Yönetimi, yanlış kararlarla doluydu. Penaltımızı vermediği gibi, teknik direktörümüzü de kırmızı kartla cezalandırdı. İnşallah bundan sonra böyle kötü hakemlerle karşılaşmayız.
Bundan sonraki hedefimiz çok net: Sahamızdaki tüm maçları kazanmak, deplasmanlardan ise puan veya puanlarla dönmek. Küme kalabilmek için başka çaremiz yok.
Bu arada, 2. Lig temsilcimiz Karaköprü Belediyespor, Ankara Sincan Belediyespor’u deplasmanda 2-1 mağlup etti. Karaköprü Belediyespor’umuzu da tebrik ediyorum.
Daha güzel günler için el birliğiyle takımlarımıza destek olalım. Hep birlikte başaracağımıza inanıyorum.
Sevgiyle kalın, sporsever dostlarım…