Üniversite Çöplüğü
Eğitim, bir insanın kendini gerçekleştirmesi öğrendiklerini çevresiyle paylaşması çevresini şekillendirmesi öğrenmeleri sonucu ortaya bir ürün çıkarması ürünü pazarlaması pazarlama becerilerini geliştirmesi üretim tüketim dengesi açısından ülkeye bir katkı sunacak sonuca ulaşma olarak karşımıza çıkmalıdır.
Dün üniversite sınavına giren öğrencilerimizin sınav sonuçları açıklandı. Tüm ailelerde büyük bir telaş başlayacak önce tercih telaşı ardından yerleşme telaşı ardından yurt ev barınma telaşı.
Dünya üzerinde bir ülke düşünün genç nüfusunun büyük bir kısmı hayatta hiçbir iş kolunda uzmanlaşmamış ve öyle bir ülke düşünün ki 18 yaşına gelen her vatandaşının mutlaka üniversiteye gitmesi gerektiğine gitmediğinde de cahil kalınacağına inanılan bir ülkede yaşıyoruz. Mesleki tecrübenin kazanılacağı yaşlarda illa herkes okumak zorunda meslek öğrenmesi gereken genç uzun bir süreç isteyen ve yarışacakları ortamları aynı olmayan kişilerle aynı yarışa gidecek
Düşünsenize 24-25 yaşına kadar ülke ekonomisinin hiçbir döngüsünde yer almamış. Öğretici konumuna kendini yükseltememiş milyonlarca diploma işsizi olan bir ülke düşünün. Gençliğin öğrenmeye elverişli olduğu o çağı ıskaladığını. Kendi yaşıtlarına göre istihdamda ne kadar geriden başlayacağını hesap edelim.
Hâlbuki kendisine teslim edilen bir evi muhteşem şekilde boyayan ve sahibine teslim eden lise mezunu bir boyacı, yine aynı evin su tesisatını döşeyen lise mezunu bir sıhhi tesisatçı, aynı evin elektrik hatlarını döşeyen lise mezunu bir elektrikçi, aynı evin dekorasyonunu yapan lise mezunu bir tasarımcı. Bütün bunlar çalışan, üreten, vergi veren, ailesine, kendisine, çevresine, ülkesine ve insanlığa fayda sağlayan bireyler olarak binlerce niteliksiz üniversite mezunundan çok daha değerli değil midir?
En gelişmiş Batı toplumlarında üniversite mezunlarının genel nüfusa oranına baktığımızda Bu yüzde on ile 15 Aralığında geçmezken Türkiye'de ise liseyi bitiren herkesin ki bunda hem gereksiz bölümler bile olsa başka bir deyişle o kişilerin okumaya yatkınlığı bile olmasa maalesef ülkemizde üniversiteye gitmek artık ilahi bir Emir olarak görülmeye başlamıştır. Bu gereksiz çabalar ürettim tüketim üretime katılım dengesi ve gelir gider dengesizliğinde ülkemizin gıda ve diğer sanayi kollarında adım adım felakete gidişimizi hazırlamaktadır. Peki, güçlü bir ülkede esas olan nedir esas olan insanlarının sağlam bir lise aracılığı ile 18 yaşını bitirdiğinde onu meslek sahibi yapmak ve o yıldan sonra ekonomiye kazandırmak hem öğretici hem tüketici dengesinde rol almasını sağlamaktır. Peki, bu gelişmiş ülkelerde üniversiteye Gitme nasıl olur: gelişmiş ülkelerde üniversiteye gitmesi gerekenler genelde akademik eğitimde ilerlemeye yatkınlığı olanlardır. Üniversitelere katılım dünya genelinde ülkeler arasında ve üniversiteler arasında büyük farklılıklar olabilir. Ancak genel olarak şu adımları içermektedir: Öğrenciler genellikle üniversitenin veya ülkenin belgelerini çevrimiçi başvuru platformları üzerinden başvuru çeşitleri doldururlar. Bu form, kişisel bilgileriniz yanı sıra eğitim geçmişi, program tercihleri, motivasyon yazıları gibi detayları içerir. Başvuru sürecinde arama sonuçları arasında lise diploması veya çubukları üzerinde, dil yeterlilik sınav sonuçları (örneğin TOEFL veya IELTS), standart test sonuçları (SAT veya ACT gibi), referans mektupları ve motivasyon mektupları yer alabilir. Mülakatlar, öğrencilerin akademik başarıları, ilgi alanları ve program ile ilgili niyetlerini değerlendirme amacıyla gerçekleştirilebilir.
Yukarıdaki işleyişin bizim ülkemizde hakkaniyet ölçülerinde yapılmaması bize milyonlarca gencin tepeden tırnağa yanlış planlanmış bir eğitim sisteminde hayatlarının en az 4-5 yılını ziyan edilmesine sebebiyet veriyor. Bu yanlış bireyde erken yaşta geçerli bir mesleğin sahibi olup üretici konuma geçme şansını kaybettiriyor.
Hedefi gençleri öğretimden uzak tutar tüketim toplumu haline getiren eğitim modelleri ülkelerin az gelişmiş potansiyele doğru gitmelerine sebep olup bunun için iyi bir program iyi bir proje yapılması gerektiğine inanıyorum. Gençlerimizin heba edilecek boş yılları yoktur. Sanayinin bütün iş kollarında arı Eleman ihtiyacı bu kadar fazla iken üç buçuk milyon insanın üniversite sınavına girip 4-5 Yılını daha orada geçirip sonra niteliksiz olarak hayata karamsar başlamaması için bir an önce Mesleki ve teknikler çıraklık eğitimler okuyamayacak ama el becerisi iyi olan bir meseleye yatkınlık olanlar Mutlak surette değerlendirilmeli üniversitelerin boş bölümlerinde gereksiz zaman harcamamalı diye düşünüyorum İşte bunun için insanın bir çaba içerisinde olması gerekiyor. Ülkenin Tüm paydaşlarının da bu çabayı destekler nitelikte olması gerekiyor
Nazım’ın dediği gibi;
“ Ne istiyorsanız onun hayalini kurun.
Gitmek istediğiniz yere gidin.
Olmak istediğinizi olun.
Çünkü sadece bir hayatınız var.
Ve bütün yapmak istediklerinizi yapmak için sadece bir şansınız...”
17.07.2024
Hasan YILDIZ
Eğitimci Yazar